Geçtiğimiz yıl ülke genelinde büyük bir infial yaratan ve toplumun farklı kesimlerinde derin yaralar açan, genç bir kızın vahşice katledilmesi olayı hakkında mahkeme sonucu açıklandı. 17 yaşındaki Erva’nın hayatına son veren katil zanlısı, cinayetin ardından yaptığı dehşet verici hareketlerle hem polisin hem de halkın dikkatini üzerine çekmişti. İstanbul’da gerçekleştiren bu korkunç olay, adalet sisteminin işleyişi üzerine sıkça tartışılan konulardan birine de zemin hazırladı.
Erva, 17 yaşında bir lise öğrencisiydi ve çevresi tarafından sevilen, hayata olumlu bakan bir genç kız olarak tanınıyordu. Ancak, 2022 yılının Mayıs ayında, birkaç gün boyunca kendisinden haber alınamadı. Ailesi ve arkadaşları Erva'yı her yerde aradı, ancak onu bulamadılar. Üzerine düşen bulgular ve izlerin sonlandığı yer neredeyse bir kabusu andırıyordu.
Sonunda, Erva’nın bedeni bir ormanlık alanda bulundu. Cesedinin parçalar halinde olduğu ve son derece vahşice işlendiği ortaya çıktı. Olaydan sonra yapılan soruşturmalar sonucunda polis, zanlı olarak 25 yaşındaki bir erkeği tespit etti. Olayın detayları, cinayet sonrası yapılan sorgulama ile birlikte yavaş yavaş gün yüzüne çıktı. Katil zanlısı, belirtilen yerde Erva'nın cesedini parçalara ayırarak büyük bir korku ve dehşet yarattı.
Mahkeme süreci, ceza yasalarının işleyişini sorgulatacak kadar dikkat çekiciydi. Katil, cinsel saldırı ve cinayet suçlaması ile yargılandı. Uzun süren yargılamada, savcı duruşmaları boyunca delilleri güçlü bir şekilde ortaya koydu. Diğer yandan sanığın avukatı müdafaa ile itiraz etti, kısmen akıl sağlığı ile ilgili savunmalar yaptı; ancak mahkeme bu iddiaları kabul etmedi.
Nihayet, geçen gün kesinleşen kararda mahkeme, failin ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Bu durum, pek çok kişi tarafından hem sevgiyle anılan Erva’yı, hem de benzeri olayların yaşanmaması için toplumda adalet arayışını destekleyen bir mesaj olarak değerlendirildi. Zira, mahkumiyet kararı başta Erva’nın ailesi ve arkadaşları olmak üzere birçok sosyal çevrede sevinçle karşılandı. Ancak kadına yönelik şiddetin hâlâ kökünden çözülmemesi, bir kesim tarafından eleştirildi.
Bu olay sonrasında kadın hakları savunucuları, toplumda bu tür olayların son bulması için daha kapsamlı yasal düzenlemelere gidilmesi gerektiğini belirtmektedir. Hükümetin bu konuda alacağı önlemler ve özellikle psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması, mağdurların sesine kulak verilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Erva’nın katledilmesi ile ortaya çıkan öfke ve üzüntü, kadın cinayetlerine dikkat çekmek ve tartışma yaratmak amacıyla düzenlenen protestolara da sebep oldu.
Sonuç olarak, Erva’nın katili cezasını aldı fakat bu tür olayların son bulması için toplumsal bilinç ve yasaların etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Herkesin eşit haklara sahip olduğu ve güvenli bir yaşam sürdüğü bir toplum hayal etmek, bugünün sorumluluğudur. Bu nedenle, sadece maktulü düşünen değil, toplumsal faydayı tesis edecek bir bilinçle hareket edilmesi gerektiği aşikârdır.