Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa'da 2024 yılı itibarıyla kızamık vakalarında endişe verici bir artış yaşanabileceğini bildirdi. Bu durum, 1997'den bu yana görülen en yüksek vaka sayısının kaydedilmesine neden olabilir. Uzmanlar, aşılama oranlarının düşmesi ve sağlık sistemlerindeki aksaklıkların bu artışta büyük rol oynadığını vurguluyor. Kızamık, son derece bulaşıcı bir viral hastalık olduğu için, toplumda bu tür alarm verici durumların yaşanması, halk sağlığı için potansiyel bir tehdit oluşturuyor.
Kızamık, paramyxovirüs ailesine ait, son derece bulaşıcı bir viral enfeksiyondur. Genellikle çocukları etkileyen bu hastalık, büyük ölçüde aşı ile önlenebilir. Kızamık virüsü, hava yoluyla ve doğrudan temas yoluyla yayılabilir. Belirtileri arasında yüksek ateş, öksürük, burun akıntısı ve döküntü bulunur. Kızamık, bazı bireylerde ciddi komplikasyonlara yol açabilir; zatürre, kulak enfeksiyonları ve hatta beyin iltihabı gibi rahatsızlıklar bu komplikasyonlar arasında yer alır. Beraberinde genellikle çocukluk döneminde aşısı olan MMR aşısının, yani kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşısının, aşılanma oranlarının düşmesi ise hastalığın Türkiye gibi bazı Avrupa ülkelerinde yeniden alevlenmesine yol açmaktadır.
DSÖ’nün raporları, Avrupa’da kızamık aşılamalarının 2020 yılından beri %10 oranında düştüğünü ortaya koyuyor. Zira, Covid-19 pandemisi sırasında birçok gereksinimlerin ikinci plana atılması ve sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlanması, aşı programlarını da olumsuz etkiledi. Uzmanlar, bu durumun sonucunda 2024 yılı itibarıyla kızamık vakalarının en yüksek seviyeye ulaşmasının beklendiğini ifade ediyor. Bununla birlikte, aşıya erişim konusundaki eşitsizlikler ve toplum içindeki yanlış bilgilendirmeler de durumu daha da kötüleştiriyor. Kızamık aşısı, çocuklar için kritik bir önleme aracıdır ve sağlık uzmanları, toplumsal bağışıklığı artırmak amacıyla aşılama programlarının güçlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Ayrıca, okullarda aşılama kampanyalarının yapılması, ailelerin bilinçlendirilmesi ve sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi önerilen çözümler arasında yer alıyor.
Sonuç olarak, Avrupa'da kızamık vakalarındaki artış, hem bireysel hem de toplumsal sağlık için ciddi bir tehdit oluşturuyor. DSÖ'nün uyarısı, aşılamada yetersizliklerin giderilmesi ve halkın bilinçlendirilmesi için bir çağrı niteliğinde. Bu tehdidin önüne geçmek amacıyla, hem bireylerin hem de sağlık kurumlarının üzerine düşen sorumlulukları anımsaması ve aşılamaları sürdürmesi kritik önem taşıyor. Aksi takdirde, 2024'te beklenen bu yüksek vaka sayısı, sağlık sistemleri üzerinde ciddi baskılar oluşturabilir ve toplum sağlığını tehdit edebilir.